Biz kadınlar olarak 1 Eylül’de; Tecrite, Savaşa, Irkçılığa ve Cinsiyetçiliğe karşı alanlardayız.

BASINA VE KAMUOYUNA

Savaş yalnızca kan değildir…

Savaş öldürülen kimliktir…

Savaş yakılan doğadır…

Savaş aç bırakılan çocuklardır…

Savaş katledilen sömürülen emeği görülmeyen kadınlardır…

Karanlıkta bırakılan umuttur…

Savaş tüm halkların onurunun yok edilmek istendiği tarihin en eski silahıdır…

Halkımız Kürdistan kadınının öncülüğünde egemen erkeğin elinde tuttuğu tarihin bu en eski en barbar silahını renkleriyle zılgıtlarıyla aydınlatma yolunda büyük bedeller vermektedir. Kadının barış istemi gün geçtikçe derinleşen savaş ortamında yaşamın onurunun korunmasının temel yoludur. Egemen erkeğin onun devletinin ordusunun elinde kan kusan silahı varsa kadınların da yürekleriyle büyüttüğü barış umudunda yaşamın en kutsal dokunuşu var…

Bu nedenle tecrite savaşa ırkçılığa cinsiyetçiliğe karşı en güçlü haykırış kadının barış talebinde saklıdır…

Biz kadınlar olarak savaşın en büyük mağdurları olduğumuzun bilinciyle en büyük direnişi örgütleme sorumluluğuyla bugün de herzamanki gibi alanları doldurmaktayız. Tecritin karanlığına boğulmak istenen Özgür yaşam talebimizin örgütlü gücümüzle gerçekleşeceğini biliyor ve kimliğimize onurlu barışın inşasıyla sahip çıkıyoruz…

Bijî Aşîtî!

Jin Jiyan Azadî!

31. 08. 2021

Tevgera Jinên Azad ( TJA)

You may also like...