Kölelik kültürüne karşı özgürlük kültürünü inşa ediyoruz.

BASINA VE KAMUOYUNA
“Irkçılığa ve Cinsiyetçiliğe Artık Yeter, Zaman Kadın Özgürlüğü Zamanı”.
Kölelik kültürüne karşı özgürlük kültürünü inşa ediyoruz. Kadın özgürlük mücadelemiz zihniyet devrimi temelinde demokratik ekolojik ve kadın özgürlükçü bir yaşam kültürünü inşa ediyor. Tarihin en eski ezilen cinsi, sınıfı ve ulusu olan kadınlar kendisiyle birlikte toplumu ve dünyayı özgürleştirecek. Zamanın ruhu kadın özgürlükçü ruhtur. Kadın özgürlükçü ruh dünyada ciddi bir gelişme ve yükseliş halindedir. Kadının örgütlü kimliğiyle öne çıkması kapitalist moderniteyi sarsmakla kalmıyor aynı zamanda çözülüşünü de hızlandırıyor. Tüm dünyada diktatörlüklere, katliamcı rejimlere ve erkek egemen düzenin faşizmine ırkçılığına her türlü kırım politikalarına karşı yürütülen mücadelenin öncüsü kadınlar oldu. Bugün Afganistan’da Taliban’ın karanlığına karşı yine Afgan kadınlar alanlara çıkarak özgürlüğü haykırıyorlar. Erkek egemen iktidarlar kaybetme korkusu ve telaşına düştüler. Bu yüzden kadına yönelik saldırılar da yoğunlaştı. Tüm bu saldırılar karşısında kadınlar egemen erkekliği daha fazla sorgulayarak kadın özgürlük çizgisinde örgütlenerek mücadele kararlılıklarını ortaya koymuşlardır. Biz kadınların örgütlü mücadelesi ortak bir ruh, duygu ve zihniyeti geliştiriyor böylesi evrensellik kazanıyor. Erkek egemen gericilik kültürünün vardığı nokta olan faşizm biz kadınların bütünlüklü ortak mücadelesiyle yıkılacaktır. Türkiye’de bir kadın katliamı-kırımı yaşanıyor ve bu kırım toplum kırım, kültür kırım olarak derinleştiriliyor. Bu durum faşizmle yakından bağlantılıdır. Akp-Mhp kadın düşmanı gerici iktidar kadına yönelik şiddeti teşvik ediyor ve bunu bir politika olarak yürütüyor. Genelde topluma özelde kadına yönelik şiddet, sindirme tam bir savaş politikası çerçevesinde sürdürmektedir. Çünkü faşizm iradesi kırılmış, kişiliği parçalanmış, çaresiz köle kadın ve köle topluma dayanarak var olabiliyor. Köle kadın ve toplum olmadan faşizm ayakta kalamaz. Bu yüzden faşizm örgütlü kadına saldırıyor, işkence ediyor, tutukluyor, katlediyor, kurumlarını kapatıyor, örgütlülüğünü dağıtmaya, mücadele gücünden düşürmeye çalışıyor. Bunun için erkek egemen sistem cinsiyetçiliği derinleştirip, kışkırtarak erkeği kadın düşmanı ve katili haline getiriyor. Her güne vahşice katledilen kadın katliamlarına uyanıyoruz. Yine taciz ve tecavüzler kadın katliamlarıyla yarışıyor. Faşizm-erkek egemen sistem bu durumdan besleniyor, ömrünü uzatıyor. Akp-Mhp faşist iktidar kadın kırım politikasını iktidarının sürmesinin olmazsa olmazı olarak görüyor. Eşbaşkanlık, eşit temsiliyet sistemini ortadan kaldırmaya yönelik saldırıları ve İstanbul sözleşmesinden çekilmesi iktidarın kadın düşmanlığını bir kez daha ortaya koyduğu kadar köle kadına dayandırdığı toplumsal yapı oluşturma çabasının sonuçlarıdır. Akp-mhp iktidarı eril, milliyetçi, tekçi uygulamalarla inşa etmeye çalıştığı düzenin önünde engel gördüğü kadın mücadelesine saldırmakta ve kadınların büyük bedellerle elde ettiği tüm kazanımları tasfiye etmeye ve kadın özgürlük mücadelesini etkisizleştirmeye çalışıyor. Milliyetçilik erkek egemen faşizminin ideolojisi olup kadın-toplum ve doğa karşıtı yıkıcı ideoloji olarak erkek egemen sistemin iktidarını yeniden üretmesine hizmet etmektedir. Kendine muhalif herkesi düşman görerek, hedef göstererek, terörize ederek her yerde saldırılarını yoğunlaştırarak özgürlük ve demokrasi mücadelesini tasfiye etmeye çalışmaktadır. Hdp İzmir il binasına yapılan saldırıda katledilen Deniz Poyraz olayı, Konya Meram’da Dedeoğlu ailesine yönelik katliam ve her gün rutin hale gelen Kürtlere yönelik ırkçı linç saldırıları meşrulaştırarak herkesi faşizmine ortak etmeye çalışmaktadır. Tüm bu saldırılar başta zindanlar olmak üzere 12 Eylül faşizmini katbekat aşan uygulamalar ülkede bir yönetime dönüşen tecrit politikalarından bağımsız değildir.
Kürdistan’da kadın, çocuk ve gençlere yönelik özel-psikolojik savaşın bir parçası olarak taciz, tecavüz, uyuşturucu, fuhuş ve katliamlar geliştiriliyor. Faşizmin tüm saldırıları kadın iradesini kırma ve teslim alma çabasıdır. Faşizmin saldırıları biz kadınlara ortak mücadele anlayışında buluşarak, birleşik mücadele yürütmenin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Bizleri korku çemberine almaya çalışan erkek egemenlikli cinsiyetçi kültürün tüm saldırılarına karşı öfkemiz büyüyor, direnişimiz yükseliyor kadın özgürlük mücadelemiz derinleşiyor. Egemen erkekliğe, sistemine ve modernitesine diz çökmüyor, boyun eğmiyor, teslim olmuyoruz. Yükselen kadın bilinci ve mücadelesiyle kadın kırım, toplum kırım , kültür kırım politikalarına ve Irkçılığa, cinsiyetçiliğe Êdî Bes e şimdi kadın özgürlük zamanı demek için 16 ekimde Amed istasyon meydanında yapacağımız mitinge tüm kadınları bekliyoruz…
Jin Jiyan Azadî

You may also like...